2005liyizbiz
2005 li ve 2012 li çocuklu bir annenin paylaşımları
10 Ağustos 2015 Pazartesi
Bloğa sayaç ekleme
En son bloğumuz 763478 tık daydı.. sanırım 100000 olunca kafası bozuldu. yeni sayacımız sayac.com dan ..
11 Haziran 2015 Perşembe
(4+4+4)-4 :) mezun oluyoruz
İlk 4 ümüz bitti...Sağlıkla huzurla ...Emeği geçen bütünnnn öğretmenlerimize çokkk teşekkür ederiz...
9 Haziran 2015 Salı
Yemek yeme sıklığı ne olmalıdır ??
Merhaba
Bulent Bey ve arkadaslar,
"Gercekten
3 ogun yemek sart mi?" diye sormussunuz. Yemek yeme miktari ve sıklıgı
konusu, benim de bir suredir kisisel ilgi alanima girmektedir. Bu konuda bir
cok arastirma ve kitap okudum. Musadenizle bildiklerimi grup arkadaslarimla
paylasmak isterim.
Yemek
yemek; vucudumuza enerji saglamak ve bizi hayatta tutmak icin
"sart"tir. Bunun olcusu de, bir cok seyin cevabinin vucudumuzda
oldugu gibi, vucudumuzda gizlidir. Yemek ihtiyaci, her insanin kendi yumrugu
kadardir. Bu durumda, saglikli bir insanin yeme ihtiyaci tahminen 300-400 gr'i
gecemez. Daha fazla enerji sarfedenler veya bebek bekleme veya ergenlik gibi
enerjiye ihtiyaci olanlar, daha fazla yemek yiyebilir. Gene bu; ihtiyac
nedeniyle oldugundan "sart" cercevesinde, yani kabul edilebilir bir
seydir.
Bunun
disinda yemek; bu orani astigi zaman "sart" olmaktan cikar; vuumuzun
ihtiyacindan fazlasini yemek, bir zevk unsuru, belki sosyal bir durum veya
israf kapsamina girer. Gunde 2 ogunden fazla yemek de, bu cercevede vucudumuza
ihtiyacindan fazlasini vermek, onu gereginden fazla calistirip yormak demektir.
Eski kulturlerde yemek, sizin de bahsettiginiz gibi ogleden biraz sonra ve
aksam karanliginda olmak uzere 2 ogun seklinde duzenlenmisti. Guzel Turkcemizde
"kahvalti" sozcugu, sizin de belirttiginiz gibi kahveye altlik olarak
ufak bir-iki seyin yenmesi anlamina gelmekteydi. Ayni sekide Ingilizce'deki
"breakfast" da fast'in yani oruc'un bozulmasi anlamina gelmekte, uzun
suren aclik sonrasi yenen lokmaya isaret etmekteydi. Gunumuzde hem kahvalti,
hem de breakfast, basli basina bir ogun anlamina gelse de goruldugu uzere ilk
kullanislari farkli sekildeydi.
Gunumuzde
bir cok kavram ve degerin degisiklige ugramasi gibi, yemek yemege verilen onem
de degisiyor; onu bir ihtiyac, bir "sart"tan ziyade bir hayat
felsefesi, bazen kendi basina bir anlam haline getiriyor. Oysa ki gunumuzde bir
cok arastirmacinin da artik kabul edecegi uzere cok yemek fayda degil zarar
getirir. Hatta su siralara cok populer olan "azar azar ama sık sık
yemek" de faydadan cok zarar getirir. Cunku bir ogun, ancak ve ancak tam
manasiyla sindirildikten sonra ikinci ogune gecilmelidir. Tam olarak
sindirimden kasit; besinlerin sadece mideden cikmasi degil, bagirsaklarda
islenip sindirilmesi, hatta artiklarin vucuttan atilmasi olduguna gore bir
ogunden sonra beklenmesi gereken sure 5-6 saattir. Uykuyu da isin icine
eklerseniz 24 saatlik bir zaman diliminde bu da ancak 2 ogune tekabul eder.
Konu
ile ilgili olarak, faydali buldugum bir kac notu da sizlere sunmak isterim:
* İbn-i Sina der ki "hastalik, bir ogunu sindirmeden ikinciyi yemektir"
* İbn-i Sina der ki "hastalik, bir ogunu sindirmeden ikinciyi yemektir"
* Bir
Fransiz atasozune gore "insanlar mezarlarini disleriyle kazar"
*
Oruc, asagi yukari her ogunde vardir. Inanislar degisse de, onlari temsil eden
peygamberlerin bazilari gunden 1 ogun yer, bazilari 1 gun yer 1 gun yemez,
bazilari da yilin belli gunlerinde ardarda oruc tutar, kalan gunlerde yerdi. Bu
durum, cogu inanista oruc'un ve yemegi kisitlamanin uygulanisini
gostermektedir.
*
Gunumuzde sadece dini anlamda degil, saglik bulmak icin de oruc
kullanilmaktadir. Bunun adi "intermittent fasting" yani "fasilali
oruc"tur. Bu oruc, yukarida bahsettigim gibi gunun sadece belli
zamanlarinda bir veya 2 defa yenmesi prensibine dayalidir.
*
Bir Turk atasozune gore "cok yeme agaci" diken adam,
"hastalik" meyvesi toplar.
*
Son zamanlarda yapilan arastirmalarda, karnımızın da ayni beynimiz gibi dusunme
ve duygularimiz uzerinde etkili oldugu saptanmistir. Hatta ve hatta, normalde
beyinden diger organlara tek yonlu olan iletisim seklinin, sadece karnimizda
iki yonlu oldugu; yani beynimizden karnimiza emir gittigi gibi karnimizdan da
beynimize akis saglandigi saptanmistir. Midemize "ikinci beyin"
unvanini kazandiran bu cok onemli bulguya gore, yedigimiz ictigimiz seyler,
midemiz uzerinden beynimize direkt etki etmekte, ruh halimiz uzerinde önemli
degisikliklere sebep olmaktadir.
*
Yukaridaki bulguyu tamamlayici unsur olarak, acligin zihni berraklastirdigi,
dusunme kapasitesini actigi saptanmistir. Bazi sanatkarlarin ve dusunurlerin,
eser yaratma suresinde aclik cekerek zihinlerini daha iyi calismaya sevk ettigi
bilinmektedir. Bu durumun aciklamasi ise soyledir: yemek yedigimiz zaman kan
akisi mideye hucum etmektedir. Oysa yemek yenmedigi zaman vucut, enerjisini
diger isleri tamamlamaya yoneltir. Bu da zihnin daha iyi calismasini
saglar.
*
Son olarak, "3. göz" veya ruhsal mertebelere ulasma, dinlerin cogunda
rituel olaran, sabahtan az evvel, karanlikta ibadet etme olgusu; midenin en bos
anina denk gelmektedir. Mide bombos iken zihnin ruhani olaylara daha acik
oldugu kabul edilir. Budizmde de, Hristiyanlikta da, Islamiyette de sabah
ibadeti vardir ve bu, gun agarmadan evvel, karanlikta ve tum ogunlerden once
baslar.
*
Son dedim ama bir de Hristiyanliktan bir söz: "Mide doluyken kalp bostur,
kalp doluyken mide bostur". Burada kalp ile kastedilenin maneviyat oldugu cok
acik.
Tum
bu notlarin isiginda denilebilir ki, 2 veya 1 ogun yemek, eski caglardan beri
gerek saglik gerekse dini acidan cok onem atfedilen bir durum. Bugunun modern
dunyasinda ve "arz" fazlaliginda tuketimi koruklemek acisindan cok
yemek ovulse de, son arastirmalar ve bulgular isiginda eski anlamini tekrar
kazanmaya baslamis gorunmekte.
Dilerim
Bulent Bey ve bizler gibi sorgulayan, zihni acik insanlar oldugu muddetce de bu
konu arastirilmaya, yeni bulgular paylasilmaya devam edecek.
Saygi
ve sevgilerimle,
Gulsah
Tahirovic
21 Mayıs 2015 Perşembe
zor insanlarla bas etme
Sınıfınızda sorun çıkaran çocuk mu var
kendi çocuğunuza :zor insanlarla bas etme tekniklerini öğretebilirsiniz
o yaramaza da PDR tarafından empati" calismasi
yaptırılmalı
kendi çocuğunuza :zor insanlarla bas etme tekniklerini öğretebilirsiniz
o yaramaza da PDR tarafından empati" calismasi
yaptırılmalı
İNATÇI ÇOCUKLARLA BAŞ ETMENİN YOLLARI!
Çocuklarda inatlaşma
genellikle 2 yaşında başlıyor. İşte aileleri zorlayan bu sorun için inatçı
çocuklarla baş etmenin yolları…
yaşına doğru çocuğumuz
yürüme ve konuşmanın da başlamasıyla bebekliğindeki edilgen ve bağımlı
durumundan çıkar ve özerkleşmeye başlar. Bu dönemle sınırlarını keşfetmeye
başlayan çocuk neleri yapıp neleri yapamayacağını görmek ve adeta varlığını
kanıtlamak ister. Anne-baba ile inatlaşma da bu varoluş çabasının bir
parçasıdır aslında. Bu sağlıklı bir tepkidir ancak anne-baba çocuğa karşı
tutarsız yaklaşır, bazen aşırı ve gereksiz inatlaşmalara girerken bazen de
çocuğun inatlaştığı konudan karlı çıkmasını sağlıyorsa bu durum gitgide çocukta
bir alışkanlık haline dönüşebilir. Bu yaklaşım sonucunda çocuk inatlaşma ve
davranış problemleri ile isteklerini elde etmeyi öğrenmiş olur. Dolayısıyla
inatlaşma sadece 2 yaş civarında daha ileri yaşlara kadar devam eden kalıcı bir
duruma dönüşebilir.
İnatçı çocuklarla baş etmenin yolları
Ses tonu ve beden dili: Yüksek ses tonu ve öfkeli yüz ifadesi yerine sakin, kendine
güvenen bir ifadeyle isteklerinizi belirtin. Kolay değil biliyorum ama imkansız
da değil.
Tutarlı yaklaşım ve
kararlılık: İstediği şeyi neden
yapamayacağını basit bir dille ve sakince açıklayın. Açıklamalara rağmen
inatlaşmaya devam ederse tepki vermeyin, oyun çağı veya daha küçük çocuklarda
dikkatini dağıtacak başka yerlere yönlendirin. İnatlaşmaya devam edebilir ancak
siz ondan daha kararlı olun ve asla ‘hayır’ dediğiniz bir şeye sonradan ‘evet’
demeyin, aksi takdirde inatlaşma ve davranış problemlerinin kalıcı olmasını
sağlarsınız. Bu arada bu tutarlı tavır sadece sizde değil; eşiniz de, çocuğa
bakan kişi de ve ilgilenen herkeste olmalı .
Ne yapmaması gerektiği
değil, ne yapmasını istediğinizi söyleyin: Beynimiz çağrışımla çalışır, bir çocuğa ‘bağırma’ dediğinizde
aslında ona çağrıştırdığınız ilk şey kelimenin köküdür, yani ‘bağır.’
Çocuklarla kurduğumuz iletişimde onlara –me,-ma eki almış olumsuz kalıpları
söylemektense aynı ana fikre gelen olumlu kalıpları tercih edelim. Örneğin;
yüksek sesle konuşan çocuğunuza bağırma demek yerine ‘alçak sesle konuştuğun
zaman seni daha iyi anlıyorum’ demek ya da duvarları boyayan çocuğunuza boyama
demek yerine, ‘kağıdı boyayabilirsin’ demek gibi.
Her
gün kaliteli vakit: Onun sizin sevginize,
ona vakit ayırmanıza ihtiyacı var. Bunu bulamazsa daha hırçın ve inatçı bir
hale gelecektir. Her gün en az 45 dakika - 1 saat gibi bir süreyi çocuğunuza
ayırın. Çocuğunuz oyun çağında ise her akşam bir oyun
saati belirleyin ve bunu ona açıklayın. Oyun saatinizde onun istediği ve
keyif alabileceği, karşılıklı iletişim ve etkileşim gerektiren oyunlar oynayın.
Önemli olan bunu her akşam düzenli bir biçimde yapmak. Bunu yaptığınızda
çocuğunuza verdiğiniz mesaj şudur: “Seni seviyorum ve sana değer veriyorum, sen
bunu hak ediyorsun.” Bu mesajı alan çocuğunuzun kısa bir süre sonra hırçınlığı
azalacak, öz güveni artacak ve daha uyumlu hale gelecektir. Deneyin, kısa
sürede değişime inanamayacak ve pişman olmayacaksınız!
Alternatifler
sunun: Ona isteklerinizi direkt
olarak söylerseniz muhtemelen hayır cevabıyla ve dirençle karşılaşacaksınız.
Bunun yerine isteklerinizi ona alternatifli biçimde sunun, seçenekleri siz
belirleyin ama seçim ona kalsın. Örneğin, “Boyama yapmak ister misin?” yerine ,
“kırmızıyla mı yoksa maviyle mi boyayalım?” dediğinizde direnç riskinin daha
düşük olduğunu göreceksiniz.
Bu önerileri tutarlılık
ve kararlılıkla uygulamaya ilk başladığınızda, çocuğunuz inatlaşma şiddetini
arttırabilir, bu çok normaldir. Bu dönemde pes etmez ve sabırla devam ederseniz
kısa bir süre sonra inatlaşmaların azaldığını göreceksiniz.
Psikolog Özlem Tokgöz
Özsoylar
cambridge movers practice test
googleye cambridge movers
practice test yazın bir sürü test çıkacak..
Öğrencilerin
girecegi Cambridge sınavları çoğunlukla okul tarafından belirlenir.
Starters, Movers,Flyers genelde ilkokul 4.sınıfa kadar yapılan sınavlardır.
Öğrencinin temel düzeydeki bilgilerini ölçer.Okuma-anlama,yazma ve konuşma
becerilerini ölçmeyi amaçlar.Puanlama yoktur (geçti -kaldı ).Her bölüm 5
Arma ile derecelendirilir.Herhangi bir bölümde 2 ve daha az Arma varsa sınava
tekrar girmesini önerirler.
Ket
ve Pet bir üst grup sınavlardır. Çoğu özel okul 8.sinif sonunda Pet
sertifikasını almanızı hedefler.B1-2 seviyesinde olduğunuzu belgeler.Yani orta
ve üstü anlamına gelir. Bu sınavlarda geçme kalma durumu vardır. Yine okuma
anlama,yazma ve konuşma becerileri ölçülür.Yurtdısında liseye başlayabilmesi
için pet sertifikanızın olması avantajdır. (Üniversite için daha üst grup
sınavları geçmek gerekli)
Bu
sınavlara okulunuz toplu olarak ya da siz bireysel başvuru
yapabilirsiniz.
Starters,
Movers,
Flyers
Starters,
Movers,
Flyers
LEGOLAND® Discovery Centre İstanbul 12 Yetenekli Çocuk Arıyor
LEGOLAND® Discovery Centre
İstanbul
12 Yetenekli Çocuk Arıyor
LEGO® markasını
seviyorsan ve Master Builder olmak için gerekenlere sahip olduğunu
düşünüyorsan, LEGOLAND® Discovery Centre İstanbul seni bekliyor! 2015 yılı boyunca
Master Model Builder ile birlikte çalışacak 5-10 yaş aralığındaki 12 yetenekli
ve yaratıcı LEGO hayranı şanslı çocuktan biri sen olabilirsin.
Bu yaz
açılışı Forum İstanbul Alışveriş Merkezi’nde gerçekleşecek LEGOLAND Discovery
Centre İstanbul’da harika bir yıl geçirmek ve 2015 yılı boyunca Master Model
Builder ile birlikte çalışacak 12 yetenekli ve yaratıcı LEGO hayranından biri
olmak şimdi hiç de zor değil. Yaratıcı ekibin bir parçası olarak görev yapacak çocuklar, LEGOLAND Discovery Centre İstanbul’un çalışma alanlarına özel giriş izni alacaklar. Peki bu 12 şanslı çocuğun sorumlulukları ne olacak? LEGOLAND Discovery Centre İstanbul’da görev yapacak çocuklar, yeni modelleri etkinlikler için tasarlayayıp test edecekler ve yorumlarını arkadaşlarıyla paylaşabilecekler. Master Model Builder ile birlikte çalışacak çocukları bekleyen bir de müthiş bir fırsat var. Kız ve erkeklerden oluşan ve bir yıl boyunca bu eğlenceli görevi üstlenecek 12 çocuk 4D sinema’da gösterime girecek filmleri herkesten önce görebişlecekler ve oyun alanlarını yaşıtları adına ilk defa deneyimleyebilecekler. Bu iş aynı zamanda son derece prestijli. Eğer seçilen çocuklardan biri sen olursan yıllık üyelik hakkı kazanacaksın ve bir yıl boyunca ailenle birlikte LEGOLAND Discovery Centre İstanbul’a ücretsiz giriş imkanın olacak.Yıllık üyelik sahiplerine sunulan pek çok avantajdan yararlanacaksın. LEGO Mağazası’nda, cafe alanınde ve doğum günü parti odalarında özel indirim avantajın olacak. Ürün tanıtım lansmanlarında ve etkinliklerde VIP geçiş hakkın olacak ve özel tasarlanmış yaratıcı ekip tişörtünle son derece havalı görüneceksin.
12 Şanslı Çocuktan Bir Olmak İçin Nasıl Başvuru Yapmalı?
Yarışmaya katılmak için yapmanız gereken şey LEGOLAND Discovery Centre İstanbul’un resmi Facebook hesabı (https://www.facebook.com/LEGOLANDDiscoveryCenterIstanbul?fref=ts) adresinde 1 Haziran 2015 tarihine kadar başvurmak. Çocuklarınızın LEGO oyuncakları ile oynarken çektiğiniz videolarını öncelikle kendi Facebook, Youtube ya da Instagram hesaplarınızın herhangi biri üzerinden paylaştıktan sonra video linkini yorum olarak paylaşılan yarışma içeriğinin altına göndermeniz yeterli olacak. Daha sonra yorum olarak paylaşılan videolar arasında en fazla beğeni (like) alan ilk 25 videonun içinden jüri tarafından seçilecek ilk 12 video sahibinin çocuğu markanın elçisi olmak ile birlikte yarışma ödülünü de kazanacaklar. Kazanan talihli 5 Haziran tarihinde yine resmi Facebook sayfası üzerinden duyurulacak.
Haydi çocuklar ne duruyorsunuz? Heyecan başladı.
www.legolanddiscoverycentre.com/istanbul
www.facebook.com/legolanddiscoverycenteristanbul
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)